abla-fav

aysegulcoruhlu.com dan November 18,2024 tarihinde print edilmistir.

Coronavirus: Kimler risk altında? Hangi yaş nasıl korunmalı?

elderly-couple-holding-grandkids
ayşegül coruhlu hakkında

Dr. Ayşegül Çoruhlu

Cellular Longevity
Circadian Health
Reverse Aging
Longevity

Diğer Makalelerim

2030 Yılında Yaşlanma Duracak mı?
Longevity nedir?
Isınarak bağışıklığınızı arttırın!

Her birimiz risk altındayız. Virüs hepimize bulaşabilir. Ama virüsün yaptığı harabiyetle baş edenler genç yaştakiler ve sağlıklı bireylerdir.

Hastalıkları olanlar, diyabet, kalp, akciğer, tansiyon vs virüsün yaptığı harabiyeti atlatmakta zorlanabilirler. Tüm kronik hastalıklar ve yaşlanmanın kendisi bağışıklığı olumsuz etkiler. Esasında ilk kavranması gereken virüsten değil virüsün yarattığı akciğer, kalp ve diğer organlardaki harabiyetten insanlar yaşamlarını kaybettiğidir.

Yaş grubuna göre korunma var mı? Hangi yaş nasıl korunmalı. (büyükler çocuklar)

Sağlıklı gençler, hastalık belirtilerini hafif gösterirken dikkat etmezlerse aile büyüklerine bulaştırabilirler. 60 yaş üstünün ise gerçekten iyi korunması gerekir. Bu kişilerin virüsü kaptıktan sonra hastane desteği olmadan atlatamadıklarının çok örneğini başka ülkelerde görüyoruz. Bence şu an başka hastalıkları olanlar endi hekimlerine başvurarak son durumlarını çek ettirmeliler.

Bağışıklığımızı korumanın faydası var mı?

Elbette. Zaten yaşlıların hastalıktan daha çok zarar görmesi iki sebepten çok olur.

  • Bağışıklık sistemlerinin virüs öldürme kapasitelerinin azalması
  • Virüs öldükten sonra organlardaki hasarı kolay iyileştirememelerinden olur.

Her organ gibi bağışıklık sistemi de yaşlılıkla yavaşlar. Belki teknik bilgi ama şu fark önemlidir. Gençlikte virüsü vücuda girdiğini gördüğü anda yok eden ilk savunma hattı gücü yüksektir. Ama yaşlandıkça bu anında yapılan hızlı reaksiyon azalır. İlerleyen yaşla beraber , vücuda giren yabancı bir ajana karşı savaş daha uzun süreye yayılan, daha geç tip bir bağışıklıktır. İşte Corona gibi hızlı çoğalan ajanlara karşı bu geç tip savunma az etkilidir. Özellikle başka hastalıkları da var ise, bu bireyler virüse karşı kendini savunamayabilir.

immune-system

Bağışıklığımızın güçlü olup olmadığını nasıl anlarız?

Bağışıklık dediğimiz sistem bir dengede olmalıdır. Ne aşırı aktif ne de pasif olmalıdır.

Eğer alerjiniz, ürtikeriniz, astımınız, egzamanız, gibi aşırı çalışan bağışıklık sisteminiz varsa bu iyi değildir. Yine autoimmune hastalıklarınız da bağışıklığın kendine saldırdığı aşırı aktif halleridir. Sık uçuk çıkarmak, zona geçirmek, sık grip olmak da virüslere karşı az çalışan bir bağışıklığı gösterir. Tüm bunların dengede olması gerekir.

Bağışıklığımızı nasıl koruruz?

Bağışıklığı korumanın yolu onun yükünü hafifletmek, ona iş çıkarmamakla olur. Vücuda giren her yabancı bağışıklığın temizlemek için uğraşacağı bir düşmandır. İçeri girmesinler diye, virüsten ve bakterilerden kaçınmak için hijyen kuralları uygulanmalıdır.

Bağırsaklarımız ise tüm düşmanların girişi için en zayıf noktalardandır. Eğer barsak sağlığımız iyi değilse hem toxinler, hem ölü bakterisi artıkları içeri girer. Bağırsağın hemen altında bağışıklığın %85 bekler. İçeri sızanlar bağışıklığa bağışıklık ordusuna iş çıkarır. Bu içeri sızan bakteri ölülerine LPS denir. Ve bunlar tüm otoimmun , alerjik rahatsızlıkların ana tetikleyicileridir.

Bağırsaktan içeri girmemeleri için, koruyucu probiyotikler çoğalsın diye sebze ağırlıklı beslenmelidir. Özellikle lif tüketilince Bağırsaktaki iç zarlar korunuz, içeri geçiş kapanır. Bunu o liflerden bir tür tereyağı üreten bakteriler yapar. İyi bakteriler, kefir ile çoğalır. Sebze tükettikçe çoğalır. Unlu –şekerli- işlenmiş etli ürünlerle çoğalamaz.

Bağışıklıkta diğer ihtiyaç antioksidanlardır. Virüslerle yapılan iç savaşın kalıntılarını temizlemek için gerekir. Virüsten etkilenen savaş alanı olan organ temizlenmezse çöker. Coronada akciğerde olan da tam budur. Antiokidan lazımdır. Tüm sebze ve meyveler antioksidan içerir. Özellikle pancar, mürver, sarımsak, brokoli, limon, polifenol, sülfür, vitamin c içerikleriyle antiviral destekleyicidir. Nitrik oksit ve tiol havuzu arasındaki dengedeki bozukluk, sadece corona değil virüs savaşlarında çözülmesi gereken ana meseledir. Gençte dengeli ve yaşlandıkça dengesizdir. Temel farkı bu denge oluştur. Bu besinler bu konuda vücuda destektir.

blank

Vitamin desteği almanın faydası var mı?

Evet var. Reçete gibi olmasın diye benim kendi aldıklarımdan birkaçını söyleyeyim. Bunları bu dönemde alıyorum ve 1–2 ay alacağım.

  • Vitamin D günde 5000 IU
  • Çinko
  • Mürver çayı… aç karna… 1 kaşık sıcak suyla.. günde 3 kere.
  • 3 saatte bir 500 veya 1000 mg Vitamin C ( ishal yaparsa azaltıp yapmazsa artırıyorum)
  • Sistein içeren destekler … 2 günde 1
  • Colostrum.
  • Probiyotik
blank

Uyku düzenin önemi var mı?

Reçete gibi yazayım: Saat 23 de karanlıkta uyku uyuyun.

Uyku sayesinde salınan melatonin bilinen en yüksek antioksidanlardandır. Doğal olarak üretilebilmesi için ışık olmamalıdır. Ama sadece yatağa yatar yatmaz değil, akşam en geç 9’dan sonra elektronik aletlerin de ışığının olamamasın lazımdır. 1 dakika telefona bakmak melatonini %40 düşürür.

Sirkadiyen ritmimizi sağlayan melatonindir. Sirkadiyen ritim olmadan bağışıklık güçlü olamaz. Bu yüzden uykusuz kalırsak sık hastalanırız. Demek ki en iyi bağışıklık önerilerinden biri gece 9 sonrası telefonları bırakıp ışıkları kapatıp loş ışıkta oturmaktır.

Saat 17 sonrası birşey yememeye çalışmak da önemlidir. Bu uzun açlık ile gece otofaji sağlanır. Otofaji vücudun eski hasta hücrelerini yok etmesidir. Böylece virüsten zarar görmüş hücrelerin temizlenmesi hızlanır.

Haftalık Sauna –sıcak su küveti öneririm. Lökositleri arttırır. En ufak bir üşüme veya burnunuzun ucunda ufak bir gıcıklanma hissedince, özellik bağır dediğimiz göğsünüz sıkıca örtün.