Dr. Ayşegül Çoruhlu
Cellular Longevity
Circadian Health
Reverse Aging
Longevity
Diğer Makalelerim
Newscientist çıkan bir haberin linkinde, İngiltere’de Azot dioksitten insanların sapır sapır öldüğünü yazıyor. Haberi bolca arabanın olduğu trafik yoğunluğu olan caddenin fotoğrafıyla vermiş. Buradan azot dioksitin araba egzozundan geldiğini anlamak mümkün!
Yine pek çok ‘-gov’ ekli linklerde, ülkelerin hava sahasındaki azot dioksit gazı ve hastalıklarla ilgili pek çok bildirim bulabilirsiniz.
Bu konuya nereden geldim ki, elbette hava kirliği bir sorun.
Ben ise daha büyük bir güncel sorunumuzdan COVİD-19 sorunundan bahsetmek istiyorum. Onun için hava kirliği konusunu kapadım… şimdilik.
Daha önceki yazımda ve youtube videomda, virüsler ile bağışıklık savaşımızı anlatmaya çalışmıştım.
Bu konuyu biraz ayrıntıyla bilmek sizin için neden önemlidir? Çünkü; iki televizyon konuşmasının birinde, coronadan ağır zarar görenlerin 60 yaş üstü yaşlılar grubu veya başka hastalığı olanlar grubu (diyabet, tansiyon, böbrek, kalp… hepsi) olduğunu duyuyorsunuz. Tüm dünyadaki tecrübelerin ortak noktası bu olduğu için, varsayımsal olarak devamında da bu gruptakilerin tehlikede olduğunu öngörüyoruz.
Ancak burada 2 temel sorumuz var?
1-Sadece ileri yaş ve hastalıkları olan grupta sınırlı kalacak mı?
2-Bu grubun dışındakilerde ‘NE ÖZELLİK’ olursa hastalığı ağır geçirme olasılıkları artacak?
Ve hepimiz merak ediyoruz: Neden bazılarında bağışıklık daha iyi. İyi Bağışıklık ne demektir?
Diğer yazımı biraz özetleyerek yine kişiler arası farkı yaratan durumu netleştirmek isterim.
Virüsler hücre içi ajanlardır.
Hücre içerisinde yok edilmeleri İNNATE bağışıklık sistemi dediğimiz bir sistem ile olur.
İnnate bağışıklık sisteminin özellikleri şunlardır:
- Hücre içi ajanlardan bizi korur..(parazit , virüs, bazı bakteriler hücre içine girer)
- Hücre içi ajanlara ilk savunma hattıdır.
- Savunma yöntemleri T lenfositelerinin T-Helper 1 olan kısmı iledir. Kısaca Th1 denir.
Th1 in önemini , virüslere karşı savaştaki bağışıklık elemanı olarak tekrar vurgulayalım. İnnate bağışıklık dışında Humoral denen bir sistem daha vardır.
Humoral savunma sistemi;
- Virüslerle hücre içinde savaşmaz.
- Virüslere karşı hücre dışında antikor geliştirmeye çalışır.
- Th2 isimli ikinci tip T Heper lenfositleri kullanır.
Bu iki sistemin aracısı olan Th1 ve Th2 savunma sistemleri birbirlerine zıttır. Şöyle ki, biri aktif iken diğeri pasiftir. Yani virüs ile savaşacaksak Th1 aktivasyonun yüksek olmalıdır.
Virüs hücreye girdiğinde, Th1 aktivasyonu ile hücredeki makrofaj denen virüs yiyicilerden bir gaz salınır.
Makrofajdaki argının maddesi ile oksijen birleşir, Nitrik oksit isimli NO yazılan gaz üretilir.
NO gaz olarak zararsız iken, hücre içindeki oksijen bileşikleri ile virüs yok edici ajanlar yaratır.
NO ile Oksijen radikallerinden oluşan virüs yok edici maddelere NOx denir. İşte Virüs bunlar ile öldürülür.
NOx’lar virüsü öldürebildiği gibi hücrenin kendisi için de zararlıdır. Bu yüzden virüse saldırdıktan sonra ortalığın temizlenmesi gerekir. Antioksidan olarak bildiğimiz maddeler bu temizlikte yer alır. Ancak NOx’lara özel olarak en çok harcanan sülfürlü bileşikler olan antioksidanlardır. Tüm sülfürlü antioksidanlardan oluşan depoya tiol havuzu denir. Tiol havuzunun gücü, virüsü yok etme savaşında, savaşın olduğu organın savaştan sağlam çıkmasını garantiler.!!
Bunu açalım. İki sebepten savaş edilen organ virüse yenilebilir, (burada akciğerler):
- Ya temizlikçiler azdır.
- Ya da aşırı virüs yüzünden NOx’lar ister istemez hücreye de saldırmıştır.
NOx’lar (NO ve oksijen radikallerinden oluşan silahlar) eğer fazla miktardaysa ve onları temizleyecek Tiol havuzu az ise, hücrenin çökmesine sebep olur. Virüs için oluşturulan NOxlar, mitokondri ve tüm hücre organellerine saldırır.
Mitokondriye saldırınca , parçalanan mitokondri zarı sebebiyle bir takım olaylar zinciri başlar. Bu olaya reaksiyon olarak hücre içi kalsiyum artar. Artan hücre içi kalsiyum bir sinyaldir. Hücre kendi kendini intihar etmelidir. Biz bu ne yaptığını bilerek intihara apoptoz diyoruz. Apoptoz planlı olduğu için sonunda ortalıkta tertemiz bir savaş alanı kalır. Ancak çok fazla virüs ve çok fazla savaş varsa, apoptoza vakit kalmaz. Bu durumda kendisi intihar edemediği için hala zarar gören hücre içine su alarak şişmeye başlar. Sonuç nekrozdur. Nekroz, savaştan sonra antioksidan temizlik yapılamamasından hücrenin ödemle , inflamasyonla çökmesidir. Biz corona vakalarından bunu anlayabiliyoruz. Akciğerde ödem , sıvı ve mukus birikmesi, aşırı inflamasyona bağlı durumlar oluyor.
Buraya kadar, virüs ile savaşacaksak silah olan NOx’ları, tiol havuzumuzu oluşturan sülfürlü bileşiklerle nötralize etmemiz gerektiğini anladık.
..
Bunlar nelerdir?
Glutayonun ana maddelerinden Sisteinin bunların başında gelir. Sistein , elektron donörüdür. Elektron veren anlamına gelen bu ifade, NOx başlığındaki tüm serbest radikallerin nötralize olması için gereklidir. Akciğer mukozasındaki sülfürlü bileşikler, kandakinden 40 kat daha fazla miktardadır. Öyle olmadığı durumlarda viral savaş zorlayıcı olacaktır. Ne sebeple akciğer mukozasında sülfürlü bileşikler az olabilir? Başka bir sebeple harcandılar ise! Eğer başka bir sebeple akciğere NOx’lar gelmiş ise, onların da nötralize edilmesi için sülfürler önceden harcanmış olabilir.
…
Türkçesi azot dioksit, İngilizcesi nitrojen dioksit olan başta bahsettiğim NOx türü çok tehlikelidir. Azotun oksijenle yüksek ısıda birleşmesinden oluşur. Tıpkı bizim makrofajlarımızın ürettiği NO yani nitrik oksit zararsız iken , NO nun oksijen radikalleriyle birleşerek oluşturduğu NOx’lar zararlı ise, normalde zaten havada olan azotun, azot di oksit olması zararlıdır. Azot yani Nitrojen, havadaki oksijenle yüksek ısı altında muhatta olursa bu gaz oluşur. Nedir o ısı; fosil yakıtlar!!!! İşte bu gaz için Dünya Sağlık Örgütü ve pek çok kurum sınır limit getirmiştir. Çünkü sağlığa tehlikesi büyüktür.
Azot dioksit sağlığa ne yapar derseniz, öksürük, akciğer enfeksiyonlarına yatkınlık, pnomoni gibi başta tıpkı corona enfeksiyonu gibi akciğeri hastalandırdığını görürüz. Bundan korunma çabasıyla Azot dioksit dediğimiz bu NOx bileşiğini her soluğumuzda akciğerdeki tiol havuzumu buraya harcayacağız. Akciğerdeki majör sülfürlerimiz glutatyon ve sisteini bunu nötralize etmeye harcayacağız. Şehirde, trafikte olarak harcıyoruz da..
Bir sonraki yazıda tiol havuzu artırmak için öneriler sıralanacaktır. Ancak şuan virüs yayılımı bakımından telaşlı bir durum var gibi gözükmese de şunu eklemek isterim:
Bu yazı olabilen en basit ifadeyle yazılmıştır ama hekim arkadaşlarımın;
- Hastanelerde Azot dioksit için bir temizlik olabilir mi ? (soda lime?)
- İV asetil sistein uygulanması tedavi desteği olabilir mi? Benimle beraber düşünmelerini arzu ederim.
….
Gelelim benim hiç konum olmayan meseleye.. komplo teorileri diyeceğim ama aslında bir durum beyanı.
Aşağıdaki linkten azot dioksitin en fazla olduğu şehirlerin haritasını görebilirsiniz. (Global air pollution map produced by Envisat’s SCIAMACHY)
Wuhan başta, tüm Avrupa, İtalya’nın kuzeyi ve maalesef ülkemizde en çok İstanbul.
Nerde araba, egzos, fabrika, fosil yakıt kullanımı çok oranın tepesinde azot-dioksit çok.
…
Sevgi ve saygılarımla. Dr. Aysegul Coruhlu